Gökyüzünden tanıdık tanımadıkk tüm kelimeleri toplayıp ceplerime dolduruyorum. Benden taşıp, bana ağır gelecekleri ana kadar toplayacağım. Beynimdekilerle birlikte birleştirdiğimde, yavaş yavaş dudaklarımdan saçılacak gibi oluyorlar.
"Durun..Durun" diyorum. "Yazacağım!"
Bilinçaltının acı ile dağlandığı çok ince sınırdayım. Ya yaşanılanları anbean tekrar hatırlayıp sınırlarımı ve göz pınarlarımı zorlayacağım ya da unutma aşamasındaki tüm sancılara diş sıkıp dayanacağım. Güzel anıların tek bi' tuşla silinmesi umudundayım, sırf bundandır ki ne kadar kötü şey varsa olmuş ya da olabilecek olan hepsine itina ile yoğunlaşıyorum. Ama unutturmuyor hiçbir şey güzellikleri.
Sağ yandan bir hayatın akıp gittiğini anlamak için süper zeka olmaya gerek yok. Oysa o hayat akıp giderken sen suyun içinde inatla kıyıdan sarkmış bir dala tutunup akışla birlikte sürüklenip gitmezsen hem suda sabit durduğun için üşürsün, zaman sonra morarır dudakların suyun yüzeyinden yansıyan suretinden bile fark edersin, hem de doğal dengeyi bozup kendi dengene de meydan okursun. Şimdi hem dudaklarım mor hem de sabit duruşumda meydan okuyorum yanımdan hızla akıp giden yeni bir hayata. Direniş gücümün kırılmasıyla, yalnızlık oranının hiçbir alakası yok. Öyle de böyle de direniyorum, tezat bir şekilde takdir edilesi ama aynı zamanda acınası bir hal içinde. Ama bu azimle her hal kendi içinde dayanış kudretine göre derecelendirmeye maruz kalıyor.
1)Tam tekmil direniş gücüne geçen hal,
2)Usanmayan hal,
3)Susamayan hal,
4)Yorulan hal,
5)Aniden gaza gelip ''Biraz daha dayanabilirim'' deyip ''Aslında bu hayat çok güzel. Kuşlar kelebekler, aha bahar da geldi laylaylay..''diye düşünen pozitif insan hali,
6)Kendini kandırdığını ve hepsinin aptal bir gözlük olduğunu fark edince, halinden hal beğenmeyip yeni haller arayışına giren hal.
7)''Tamam artık ne olacaksa olsun'' deyip pes ediş-kabulleniş-umursamayış sürecine giren hal, (5. halden farkı, kendini kandırış değil, inanmak)
8) Hal kelimesinin sürekli tekrarlanıp anlamının yitirilmesinden dolayı ''Hal'' sürecinin sona erişi..
İlk beş maddeyi geçtiğimiz iki ay içinde yaşadım, tükettim ve bitti. Şu an tüm bunları yazarken 6. ve 7. madde arasında gidip geliyorum. İşin en kötüsü 6'dan 7'ye geçerken yaşanılan psikolojik süreç insanı ani bir yıkılışa sürüklediğinden, aynı derecede ani bir düşünceyle ''boş verme'' eylemine dönüşeceğinden tetikteyim. Geçiş evrelerinin bayağı bir sancılı olduğunu bildiğimden ne kadar az hasarla geçebilirsem bir dönemden diğerine sonraki ''yeni hal arayıp bulma'' aşamasında ortaya çıkabilecek olan hallerin çeşitliliği ve akla yatkınlığı daha somut oluyor. Ve yeni evreye geçtiğimizde yani 7. evre en uzun ve en boşvermişlik olduğundan sanıyorum kendimi kendimden rahatça uzaklaştırabileceğim, beyin fırtınalarımın ve özlemlerimin ''keşke şöyle olsaydı..'' gibi ah ediş vah edişlerimin olmayacağı dönem olmasından mütevellit heyecanla geçişi beklenmektedir.
Netice itibarıyla annem hep der ki; ''İnsan kendisinin doktoru olmalıdır..'' :)
Yeni bir sürece hoş geldiniz, lütfen düşüncelerinizi şu dolaba kilitleyiniz.
Umursamazlık kemerinizi takıp, mutlu düşlerinize yaslanınız.
Kabullenişe geçiyoruz.
Kabussuz uykular.