05 Ağustos 2009

Kabuk-Glop!

Kabuğumun içinden sıyrılmaya başladım. Sanki kırılıyor yavaş yavaş ve ben kırıkların içinden açılıyorum dünyaya... Ya da her hareketliliğin sonunda olduğu gibi kendimi kandırıyoruz. Bilmiyorum.

Nasıl uyuduğumu bilmeden, sabah 09:30'da uyandım. Saate bakacakken üzerimdeki sersemlikten saat kesin şöyle bi' 14:00 falan olmuştur diye düşündüm. Ama çok çok erken olduğunu görünce acayip keyiflendim. Gerçi uyku bölünüp, bi' daha uykuya düşünce daha fazla uyuyorum ama hiçbir şey yatakta 180 derece döndükten sonra yeniden uyumanın tadını veremez diye düşünüyorum. Özellikle saatimi kurup, bir daha uyuduğum zamanlarımı biliyorum. :)

Dedim ya çok uyunuyor diye, akşam 5 gibi uyanarak yine 13 saat uyuma başarısını gösterdim. Yatakta öyle sersemce dururken, bi' kalkıp kahvaltı etsem sonra da odamı toplasam hatta eşyaların yerini değişsem diye düşünürken birden elimde elektrik süpürgesi çılgınca odamı temizlerken buldum. Yatağın yerini değişip pencerenin önüne aldım, odanın dikdörtgen şekli kare oldu sevimli de oldu. İki gün önce perdeleri indirmiştim, onlar yıkanmış. Perde asmak her zaman işkence oldu benim için, nefret ederim hatta. Merdivenden düşme korkum var, perdeler de oldukça uzun ve iki parça fazla olmasından dolayı ayrı bir işkence olayı. Temizlik olayı bitince gözüm askılığın üzerindeki fanusa takıldı -aslında glopmuş adı sonradan öğrendim- Yıllaaaar yıllar önce bi' gün kuzenlerimle sahildeyken, sokak lambasının üzerinde olan kenarından çıkıp aşağıya doğru sarkan, bildiğimiz sokak lambası tepesi işte. Kuzenin omuzlarına çıkıp, var gücümle onu oradan koparmaya uğraşmıştım epey bir, sonra da eve getirmiştim. O sıralar belediyeye ait tüm şeyleri çalma odaya koyma hastalığım vardı -park yapılmaz levhaları, buradan otobüs geçmez levhası, doğal gaz çalışması levhası vs- onu oradan alış amacım da odamdaki ayaklı askılığın tepesine koyup, askılığa da duy ve ampül takıp yapay bir sokak lambası ambiyansı yapmaktı ama aradan geçen üç yıl içerisinde hiç de öyle bir çalışmam olmadı. Bu akşama kadar! :)

Akşam 20:00 sıralarında elektrikçiye gittim, tam kapanıyordu! Şanslıymışım, alacaklarımı aldım.
Ha yazayım da, yarın bir gün siz de seyyar bir gece lambası yapacak olursanız, aklınızda olsun :)
-1 adet erkek fiş. (adına neden erkek fiş deniliyor bilmiyorum)
-Elektrik Kablosu ( Boyutunu siz ayarlayın)
-1 adet duvar duyu (İnşaat duyu, montelik duy gibi de isimleri var)

Fişin ucunu, pense yardımı ile ayırıp kablodan soyuyoruz. Birini erkek fişin içinde olan iki yere bağlıyoruz -vidayı açıp, kabloyu yerleştirip tekrar vidayı sıkıyoruz- aynı işlemi duya da yapıyoruz. Al sana mis gibi lamba.

Eve döndüm. Babam da evdeydi, hazır o varken ben uğraşmayım dedim verdim eline, monte ettik ama askılığa çakma işlemi biraz zorladı ama neticesinde ortaya enfes bi' şey çıktı. Lambayı yakıp, tüm ev ahalisi karşısına geçip aval aval bakıp ''Vallahhh ne de güzel olduuu yavvv'' deyip durduk :p

Benimse uzun zamandır yapmak isteyip, sürekli ertelediğim bir şeyi yaptığım için içimde böyle bir kıpırdama oldu. Acaba, acaba, acabaa kii sıyrılıyor muyum kendimden yavaş yavaş. Bir şeyleri düzeltme, yeniden yapma, yeniden başlama, çalışma hevesi ve azmi gördüm kendimde. Umarım, yalan bir heves degildir. Çünkü er ya da geç bir yerden başlayacaktım. Küçük görünse de buradan başlamak da iyi ama be!