02 Eylül 2009

Eylül.

İç ses: '' Neyin var yine, neyedir bu kırgın halin. Saçlarının dağınıklığından aynaya yansıyan tüm şüphelerin, içi öylesine doldurulmuş düşüncelerin.. Sahi..Neyedir öfken ?''

Nereden gelme bu yorgunuk hissi bilmiyorum, 'hiçbir şey' yapmama hali daha önce beni hiç bu kadar paslandırmamıştı. Birkaç şarkı geçiyor yaşamımdan, ince ince kırılıyorum henüz neye kırıldığımı bile bilemeden. Sonra Cezmi Ersözvari bi' hayatı anlamışlık çöküyor üzerime, biraz yorgun biraz pes etmiş. Henüz 21'ime bile girmiş değilim oysa. Olmak istemediğim kadar küçüğüm, bazen kaldıramayacağım kadar çok büyük.

Adını anmaktan korkutuğum duygularım var, küllüğe serpiştiriyorum, odaya serpiştiriyorum kendimi. Dumansız tüm hava sahalarına inat, yoğun bir duman altılıkta boğuyorum kendimi. Perdeler hep kapalı, pencere yarım açık. Yetmiyor nefeslerimiz, yetmiyor. Ben yetmiyorum nefesime...Durgunluğumdan bayılmış bi' halim var, vallahi bilerek değil. Bilerek yapmıyorum..Çok sorum var benim aslında, çok fazla sorum.

Kafamda bi' hikaye var, kafamda mı aslında bilemiyorum, gerçek de olabilir. Olmayabilir de...Bilemiyorum işte, her neyse. Güzel, çok güzel. Benim saflığım çirkin kalıyor..Gerçek olması için hiç etmediğim kadar dua ediyorum. Kimi zaman çok inanıyorum, kendimden daha fazla inanıyorum bu masala. Bir an, derin düşünmeye başlayınca, bu masal en büyük umutsuzluğum oluyor. Sonra bir düşünce dehlizi ki sorma gitsin, acı bile çektiğim oluyor düşün.

Sonra bi' şarkı geçiyor yaşamımdan, bir düşünce havalanıyor odanın sigara dumanı havasızlığına. Ki çoğu zaman en ince ve en gereksiz düşüncelerimle kendimi yerle bir edişim yine sahnede. Aniden yerle bir oluyoruz. Biz..Biz kimiz?

Bilmeyi istediğim çok şey var, sanıyorum ki kendimden başlamalıyım önce. Ama ruhum için en kritik aya girdik. Eylül aylarını ne kadar sevsem de bir o kadar sancılı geçer benim için. Bir kere, hüzne döner bu şehir. Şarkılar, şiirler ve filmler daha çok kahreder. Ve ben dünyaya gelirim her Eylül ayında..Daha çok sorgulama, daha çok yanlışa batma ya da battığı yanlışları fark edip düzeltme yolundayken bi' kere daha batma. Her defasında 'bata çıka' çok şey öğrendiğini sanıp '88 Eylül'üne geriye dönme. Bomboş levhayım hep.