10 Ocak 2010

Kendine dönen kadın.

Kendine dönüyordu kadın. Esip gürleyen kararlı bi' havası vardı, bazen yerini pes edişe bırakan. Dönüş yolu için yanına birkaç şarkı, biraz hayal kırıklığı ve biraz da direniş gücü aldı. Ne kadar süre yüreyeceğini bilmiyordu ya bir adım sonra ya da bir asır adım attıktan sonra varacaktı.

''Gittin şimdi sen, yoksun yanımda
Bir şey istemem, neye yarar hatıralar?..''

Uzaktan bir müzik sesi çalınıyordu ruhuna ruhuna. Dokunur gibi, hatta dokunmayıp ruhunun üzerinde ellerini gezindirip heyecanlandırır gibi..İçini acıtacak gibi olduğunda kulaklarını kapatmak istedi. Kendisine söyleniyor gibiydi sanki.. Bir gidişin en berrak imgesiydi ve saçları olmayan bir rüzgarla dalgalanıyordu..Ve tüm an saçlarının dalgasında boğuluyordu..İnce beyaz elbiseli, yorgun kadın.. 

Bazen gecesi gündüzüyle karışınca güneşin batışını, aslında güneşin doğuşu sanıyordu. Yine çok uyuduğundan korkunca, aslında güneş yeni batıyordu. Hava sepyadan, karanlığa dönüyordu ve hep daha cesaretliydi karanlıkta yüzünü göstermeye. Başını öne eğip, sessizce durduğunda gölgesi başını dik tutabilecek kadar güçlü olabiliyordu. Kapının koluna parmaklarını değdirdi, bu kadar sert bir yer olduğunu bilmiyormuş gibi garipsedi. Sanki daha önce gitmek için hiç kapı kullanmamıştı. Doğru ya, hep açık bırakılmıştı kapılar gitmek için. Şimdiyse, kendinden gidiyordu yine kendisine. Fark da buradaydı...Bir 'Son Söz' söylemesi gerekliydi, galiba sahne bunu zorunlu kılıyordu. Her giden, geri dönüp bir son söz söylemeliydi klasik her terkediş serüveninde. Sesi sanki bir fırtınaya kapılmıştı ve az sonra yağmur yağacaktı boğazına, yutkunamayacaktı. Gözlerini sıktı, dişlerini sıktı konuşmadı..Bir defa daha konuşmayacaktı.

Hazırdı kadın inanmaya, kendine vardığında aslında mutlu sonlanacağına bu hikayenin. Yola çıkmak için geç kalmış gibi bi' telaş vardı içinde. Ya burada kalacak, gözlerini kapatacak ve ne olacağını bilmediği bir sonu bekleyecek ya da yola çıkacak kendi görecekti tüm sonları. Belki de kendisi yazacaktı, kırmızı bir kalemle bembeyaz bir kağıda. Kapıyı kapattı, anahtarları kapının ardında bıraktı ve ilk defa bundan telaşlanmadı. Geri dönüşü mümkün olmayacaktı ve içine bir ilahi güç düştü. Büyüdü... Büyüdü... Büyüttü kadını.

Köşeyi döndü, eteği kavislendi ve saçları daha çok dalgalandı. Bilmediği bir şehirde kaybolmanın verdiği haz gibi bir şey çoştu ruhunda. Her yerde ayna vardı, gülümseyen yüzünü görüyordu...Yanında biraz hayal kırıklığı, birkaç şarkı ve artık bi' dolu umutla uzaklaştıkça küçülüyordu. Ve büyüyordu kendi içinde...