30 Mart 2010

Bana bir haller oluyor. Kimin ahını aldım bilmiyorum ki.

Kesinlikle dış güçlerin oyununa geliyorum şu sıra. Üzerime hain planlar kurgulanıyor, sanki o gizli dış güçler benim bu halimi uzaktan izliyor ve pusuya yatmış kehkehkeh gülüyorlar çok fena da zevk alıyorlar. Zira son günlerde üzerime çöreklenmiş talihsizlik silsilesinin başka türlü bir açıklaması olamaz. Bi' gudubetlik, bi' elini attığın her şeyin kuruması falan. Çıldıracağım! Hiçbir şey mi istediği gibi gitmez insanın aynı günler içinde.

İlk başta elimden nasıl düşürdüğümü bilmediğim bi' telefonum var. Yani öyle duruyordu elimde, sonra bir baktım yerde. Garibimin bir düşümlük canı kalmış gibi, açılmadı bir daha hiç. Açılırmış gibi oldu o da kandırdı beni. Keza bir bardak da öyle zayi oldu gitti. Canımbenim.

Bilgisayarda tam böyle heyecanla bir şey yapıyorum, çogzel bi' şey olacak ama uğraşmışım. Zrank! kitleniyor kalıyor. Yapma be yavrucağım diyorum, şak! diye kapatıyor kendisini. Galiba bataryasını çıkarmak suretiyle kapattığım günlerin intikamını alıyor. Mesincırda tam çok önemli bir konu hakkında tartışırken kablosuz ağ kapatıyor kendisini. Bi' daha dön ki toparlayabilesin konuyu, sinirim cacık olmuş zaten.

Kırık yılın başında televizyon izleyim diyorum, çizgi film var diyorum holey falan. Uyuyakalıyorum.

Gece lambasının ampülü bi' gece iki kere patlayabiliyor.

Hayır hep teknolojik değil bahtsızlıklarım tabii.

Arkadaşla havuza gidelim, yüzelim, negatif elektriklerimizi atalım diyoruz. Hazırlanıp çıkıyoruz, maksat spor olsun diye dolmuşa binmek yerine yürüyoruz ebesininkine. Yürüken yağmur başlıyor, malum yere ulaştığımızda havuzun yarışlar dolayısıyla kapalı olduğunu öğreniyoruz. Dolmuş güzergahından epey uzaklaştığımızdan, yine ebesininkindeki otobüs durağına yürüyoruz eve dönmek için. Bekle ki otobüs gelsin. Durakta, üşüyen ve sırt çantalarını dizlerinin üstüne koyup sarılmış eşortmanlı iki genç bayğan olarak bildiğin 'evden kaçmış kız' portresi çiziyoruz. Otobüs gelmiyor, beklediğimiz durak ve çevresi ürkütücü-kamyoncu tipli amcalarla dolu. Otobüs gelmiyor yine gelmiyor yine gelmiyor.

Bir dişim iyi oldu derken diğer dişim ağrımaya başlıyor ve annemin kırk yılın başında yaptığı en sevdiğim yemeği keyifle yiyemiyorum.

Bare yemek yiyemedim, bi' şeyler okurken kahve içeyim diyorum. Kahve bitmiş.
Yeni aldığım ve iki tanesini içtiğim sigara paketini kaybediyorum. Nasıl kaybedebilirsin koskoca sigarayı demeyin, bildiğin yok işte.

Aynı operatörden olduğunu sandığım bi' arkadaşımı arıyorum, nasılsa aynı ya bık bık bık da bık bık konuşuyorum. Sonra telefon kapanıyor, sarjı bitti heralde diyorum. DEĞERLİ ABONEMİZ BAKİYENİZ SIFIR KONTÖRDÜR. diye bir mesac geliyor. Nasıı yaa?! Nası yani. Şşş. Dalga mı geçiyorsunuz, bi' dolu kontörüm vardı benim diye gözüm dönüyor sonra numaraya bakıyorum. Hay allah belamı vermesin benim....

Hadi akşam sinemaya gidelim diyorum, film konusunda anlaşamamış olabiliriz belki ama ekilmem de gerekmezdi hani. Buna üzüldüm işte.

Perdelerim uzun olduğu için, fark etmeden pencereden bakarken perdeyi peşimden getirip sandalyede üzerine oturup halkalarının bir kısmını koparıp, kornişin bir kısmını da çökertebildim ya yuh bana, yuh hayvanlığıma.

Duran kapıya -ki zaten hep durur- kafa atabilirim, kafa atmadan ziyade bodozlama girebilirim. Yeter ki karanlık olsun. Karanlıkta yer-yön duygusu sıfır bir insanım biliyordum da bu defa canıma kast edecek raddeye geldi. Yazık çarpma etkisiyle ölen binlerce beyin hücreme.

Ayağımdayken kaybolan terlik tekisine sahibim. Bir bakıyorum, bir ayağımda terlik var bir ayağımda yok. Az önce ayağımdaydın kardeşim nerdesin? Sağa sola bakınıyorum yok, ikisi kaybolsa neyse de birisi nasıl gizemli biçimde aniden kaybolabiliyor onu anlamış değilim. Ama..Ama..Ayağımdaydı diyorum? Nasıl ya? Nasıl..

Böyle böyle spontane biçimde hepsi başıma gelince ''noluyo yaa diyorum'' artık. Her kim benimle böyle maytap geçiyosa, yakaladığım an affetmeyeceğim. Soğudum her şeyden yaa, bildiğin soğudum. Sırf bu talihsizliker yüzünden erkenden giriyorum yatağa, uyumaya çalışıyorum. Uyuyamasam bile kalıyorum orda. Meteor düşecek değil ya, yatıyorum uslu uslu.

Ananem olsa, 'yatağına yat, iki oku üfle sağ tarafından tekrar kalk' derdi. Ama inanır mısın onu bile yaptım. Hadi bunlar yine hafif şeyler kısmen, bunların şiddetlenmesinden korkuyorum. En çok da üzerime sıcak bir şey dökmekten korkuyorum nedense. Allaaam her şey gelsin başıma da o gelmesin nolur ya :(