+Bugün sinirli gibisin?
-Hayır canım saçmalama ne münasebet hiç de sinirli falan değilim. (çemkirir halde) +Yok yok bi' şey var, konuşmak ister misin?
-Yok bi' şey yok işte! Gelmesene üstüme.
5 dakika sonra.
+Aaaa..Sen ağlıyor musun?!
-İki dakika soru sormaz mısın lütfen?
***
Yeniden ergen günlerine hoş gelmişim. Elim boş değil, bir dolu sinirle gelmişim. Durduğum yerde aklıma gelen onca şeye gereksiz bi' asabiyet yaparken bulmuşum da kendimi, çok sık olmayan sinire hınçla ağlama tepkisi geliştirmişim. 'Ağla ağla için açılır' kafasından çıkıp, 'Ağla ağla sinirin geçer' haline dönüşüp bir bok yapamamışım. Sonuç şudur ki, bir boğa gibi matadorun elindeki kırmızı pelerine koşmadan hemen önceki nefes tonuyla -ki kendisi kesik kesik hırslı ve hızlı- geçen dakikalardan sonra nefes almaktan yorulmuşum.
''Ayyy şu pencereleri açın yaa'' deyip dakika başı yanımdaki insanları bunaltıp, onların da tüm enerjilerini sömürmüşüm. En son daha çok soru soran arkadaşımı 'Birazdan dayak yiyeceğinin farkında mısın?' diye tehdit edip savuşturmuşum. Yetmemiş o bana sinirliyim diye sırnaşırken ve sinirime şarkı bestelerken pis pis bakışlar atmışım. Tüm bunları geçelim ben niye mışım mişim diye yazıyorum? İnsanlara salça olmadığım bir dünya istiyorum. Bi' temiz dayak yesem falan ağzım burnum patlasa, soğuk suya girsem, dudaklarımı ısırsam kanatsam, tırnaklarımı kendime geçirsem... Neler oluyor böyle?
Ben ne zaman böyle olsam, kesin başıma bi' şey gelir. Ananem hep sükut durmanın ne kadar süper bi' şey olduğunu anlatırdı bana küçükken. Sanırım bendeki potansiyeli hissetmiş canımbenim. Lakin ne kadar empoze edersen et, sakinlik kafası yok bende şu sıralar. Aslında tek bi hamle lazım, sorası iyilik güzellik derdi eğer olsaydı burada Cemal Süreya.
Sebebini biliyorum, pişman olacağımı da bilsem açıp -pişman olmamak için dua ettikten sonra tabii- ağzımı yumup gözümü, terbiyemi bir kenera atıp dan dan dan konuşmalıyım. İçte ne varsa dışa yansımalı. Acı olmalı biraz, dilim yanmalı belki konuşurken; ama konuşmalıyım! Ben susmaya alışkın bi' kadın olamadım hiçbir zaman, zaten ne geldiyse bundan geldi başıma. O değil de birisinden nefret ederken kendisi yoruluyormuş insan, dağılıyormuş hatta. Sorarım nefret duygusuyla kini perçinleyip içinin en cehennem köşesinde tutabilen insanlara!? Nasıl bütün kalabiliyorsunuz siz allasen?