Özlemişim. (Bu özlemeyi sadece uzun zaman blog yazmaya alışan birisi anlayabilir...Yani ben betimlemeye çalışsam bile yetmeyebilir.)
Nasıl yazılıyordu? Bir blog yazısının girizgahını nasıl yapıyordum, sonra konuyu nerelere bağlıyor veya bağlayamıyordum? Bunları unutabilecek kadar uzun zaman oldu. Blog bende güzel bi' disiplin sağlamış meğerse. Daha çok araştırıyor, daha çok okuyor ve daha çok yazarak daha çok öğreniyormuşum. Yazma serüvenim tamamen kendini bulmak, kendini anlamak ve aslında geçmişte bir şeyler bırakmakmış, geleceğime küçük bir armağan. Ama bazen ara verişler iyi oluyor, kıymetleniyormuş.
Hayatımdan geçen en ufak bir detayın bile beni çok 'büyüttüğü' 1 yıl olmuş. Son 1 yılımın tüm blog yazılarını şöyle bir incelediğimde bile bariz değişimler var. Bunu fark ettiğim için, bir zamanlar iyi ki bloglamaya başlamışım diye düşündüm geçen gece. Dönüm noktalarım, durduğum noktalar, dinlendiğim yerler, bir en dipte bir en yüksekte...Diğer insanlarla hep aynı olan...Ne bir eksik ne bir fazla. İstiyorum ki takip edenler de benim kendimi yazarken bulduğum gibi, benim yazdıklarımda da bir nebze kendilerini görebilmeleri. Çünkü bazen rastgele yazılmış bir cümle, birimizin tüm hayatının özeti olabilir. Ben halen o mükemmel cümleyi okumamış ve yazamamış olsam da sırf bunun için bile umutla yaşamaya ve yazmaya değer...
O yüzden yine yazıyorum da yazıyorum.. :)