''Sancım var yazamıyorum'' dedim.
Saçlarım hâlâ kuaför şampuanı kokuyor ve sanki bu kafa benim değil. Buzdolabından şişeyi diklerken üstüme döküyorum ve irkiliyorum. Ağzımın kenarlarından, çenemden akıyor suyun yarısı. Sanki saatlerce spor yapmışım da terlemişim gibi ne hoş, dedim. Oysa çoğu zaman yürümekten bile nefret ederim. Yarın bi' şey yapmam gerekmiş; ama ne yapmam gerektiğini yine unutmuşum gibi garip bir his var ve bu acayip rahatsız edici. Söylemiş miydim? Saçımı kısa kestirdim. Uzunlu kısalı ama. Kısalı uzunlu. Arkası uzunlu, önü kısalı. Çok çirkin.
Şair 'Uzak diye bir şey yok' derken neyi anlatmış bilemedim, sancım da bundan sanırım. Aklım çok karışık. Ben çok uzak bi' yere gideceğim ve annem ağlayacak. Anam ağlayacak orada, biliyorum. Bundandır ki üniversiteyi kazandığıma hâlâ sevinemedim. Çok üşeniyorum gitmeye. ''Şimdi işin yoksa kalk git..ooff off..'' dedim. Galiba hep yorgun olduğum anlarda orayı düşündüğümden, daha bi' zor geliyor gitmek. Aslına bakarsan, hep yorgunum. Yarı uykuluyum. Yine insanlara 'şu saatte buluşuruz' deyip, o saatte uyuyor oluyorum. Bundan ziyade, kalbim biraz kırık. Hep öfkem var ve bu da beni uykuya sürüklüyor. Uyumadığım zamanlarda yaptığım şeyler de boş işler. Okul için hiçbir belge toplamadım henüz. Harç parasını yatırmadım, banka işlerimi halletmedim. Çünkü devlet dairelerinin ve bankaların açık olduğu saatlerde uyuyor oluyorum.
Neyse yarın Pazar. Hayvan gibi uyuyabilir ve düşünmemek için kendime mucizeler bulabilirim.
''Bazen boşvermek iyidir'' dedim.