Yorgun olduğum için mi mutsuzum, mutsuz olduğum için mi yorgunum bilmiyorum; ama bugün cidden mutsuzum. Her şey fazla renkli, fazla hareketli ve daha üçüncü günden bi' yerlerden sıvışıp kaçsam da yalnız kalsam sakinleşsem diye bakıyorum. Yetmiyor da, elde kalan sakinlikle beslenemiyorum ben artık. Sonra ansızın ağlayasım geliyor; ama her yer insan. ''İşim var'' deyip kaçıyorum masadan. Kendimi atabileceğim en sakin yer kordon. Çanakkale rüzgarı insanı iki kat daha fazla yoruyor, kordon boyu hızlı hızlı yürüyerek ağlarken gözyaşının yere düşmesi neredeyse imkansız. Rüzgarla birlikte geldiğim yol kadar uçarak çok rahat yok oluyor.
Çok şeyin değişeceğini, bir şeylere uyum sağlarken sancılarımın artacağını biliyordum. Yeni sancılarımın olacağını, insanların beni yorabileceğini ve çok daha fazlasını. Bugün ''Neden suratın asık?'' diye soranlara dolu dolu gözlerle bakıp ''Mutsuzum'' deyip gerisini getiremeyişim de aslında tüm bunların bilincinde olmamdan. Evet, bunlar zaten yaşanacaktı. Her şey normal seyrinde gidiyor ve bugün çok mutsuzum.
Kafam yerinde olmadığından sürekli kayboluyorum şehir içinde. Bugün kendimi çok alakasız bi' yerde buldum ve sabah derse yetişemedim. Öğleden sonra dersim boştu geri dönerken yine kayboldum, oturdum ağladım ben de. Evet, burası çok büyük bi' şehir değil belki ama çok fazla karışık ve iç içe geçmiş her şey. Çok sıkışık her yer ve birbirine fazla benziyor. Üstüne bir de ruh halime yapışıp kalmış mutsuzluk ve salaklık olunca, ne yediğim yemeğin bi' anlamı oluyor ne de güldüğüm, konuştuğum bi'şeylerin.
Biliyorum en çok üç ay içinde her yerini avcumun içi gibi öğreneceğim bu şehrin de. Düzenimi oturttuğumda, çoğu şeyimi rutine bağladığımda çok daha keyifli olacak. O sebeple sorun yok şimdilik; ama bugün çok mutsuzum yine de.