28 Kasım 2016

Zaman-mekan kayması.

Bir sürü makul sebep sıraladım. Sinirimden koşmaya başlayana kadar da aklımda bir sürü şey vardı. Böyle zamanlarda kendime bu kadar ızdırap olmamalıyım. Çanlar kırık kalbim için çalıyor. Acil eylem planım çantamda ama hepsi de birbirinden saçma.

Çaprazımda oturan Emre'ye, bu halime alıştığımı anlatıyorum. O sırada portakal suyumdan ciddi bir yudum alıp suratımı ekşitiyorum. Birbirimizden farksız durumlarda değiliz aslında. Ve konuyu Starbucks’ın aşırı kapitalist ve aşırı dar masasına yatırıp çözüm arıyoruz. Sonra çözüm önerilerini pratiğe dökmek için birbirimize yeterli derece gaz verdikten sonra bir süre susuyoruz. İyi arkadaşlar böyle yapar çünkü. Bir süre de az önceki ciddi konudan uzaklaşıp boş geyik yapıyoruz. Buraya kadar her şey seyirinde gidiyor. Taa ki birbirimizden ayrıldıktan sonra ben dalgınlıktan tramvaydan iki durak sonra inene kadar...

O iki durak geçene kadar ne yapıyorum bilmiyorum. O kadar kalabalık da değil. Telefonla da oynamıyorum. Sadece duruyorum. İki duraklık mesafede adeta zaman-mekan kayması yaşamışım gibi. Kesinlikle ha tır la mı yorum! Kendimi fark edip indiğimde evden epey uzağım. Aynı zamanda da müthiş bir salak olma hali. Kaybolmuşsun gibi, adını-evini-geçmişini unutmuşsun sanki.

Sağlıklı bir beyne sahip olduğunu düşünen bir insan için bu kısa gidip-geliş inan bana ciddi bir telaş yaratıyor. İndiğim tramvay durağındaki banka oturup,  kendimi telkin yoluyla sakinleştirmeye çalışıyorum. ‘‘İyisin kızım, kısa bir andı..İyisin ama. İyisin di mi?’‘ Kalbimin çarpıntısını aşırı kahveye bağlamaktan başka şansım yok. Yürümek iyi gelebilir diye, az önce aklı tutulmasıyla geçip gittiğim ve hatırlamadığım yolu tepmeye başladım. İçim sinir dolu, aniden ve ışık hızıyla her şeyden bir ergen kadar nefret ederek koşmaya başladım. Müthiş bi’ ızdırap. Ancak çok sevdiğim şarkılar çalarken aniden koşmaya bayılırdım. Birkaç saat önce masada sıraladığımız çözüm önerilerini düşündüm. Yükünü hafiflet...İşi biraz rölantiye al... Bazı adamlardan uzak dur...Hepsinden uzak dur...Vaktini daha nitelikli şeylere harca...Yeniden mutlu şeyler yazmaya başla...  

Hem koşup hem de bunları yeniden düşündüm. İlk anda tüm sorunların çözümüymüş gibi görüse de hepsi aşırı saçma geldi. Dizlerimin bağı çözüldü. Kaldırıma oturup ağladım.