Çok uzun zamandır kurduğumuz bir hayali gerçekleştirdik. Sürekli erteledik ama bu defa aniden kendimizi decathlon'da çadır seçerken bulduk. Demek ki neymiş sen istediğin kadar planlama yap o aniden oluveriyormuş. Ani gelişen tüm güzelliklerin hastasıyız.
İlk çadırımızı 'sabah uyanır uyanmaz denize dalma' hayalimiz için deniz kenarına kurduk. Kumla ve sabah sıcağıyla mücadele dışında keyifliydi. İkincisinde ormana kurduk ki sonucunda bize göre olanın orman olduğuna karar verdik. Sabah uyanır uyanmaz insana dans etme isteği uyandıran bi' yer olduğundan ben de öyle yaptım. Daha önce hiç böyle uyanmamıştım. Tanrım bu enerjiyi bana neden sabahları gazeteye giderken yetişemediğim 8:20 otobüsüne koşarken vermiyorsun?
Müthiş acemilikler yaptık ama bir dahaki kampta nelerin eksik olduğunu anladık. Konfordan ve alışkın olduğumuz tüm lüksten bir anda vazgeçebilip çadırın kazığını çakmak için ormanda bulduğumuz tahta parçasına deli gibi sevindik. Yolda, iyilikleri karşısında düştüğümüz şüphe yüzünden kendimizden utandığımız insanlarla karşılaştık. Ya da yol bizi oraya götürdü, birtakım insani duygular konusunda nerede olduğumuzu görme fırsatını sundu. (bu mesele hakkında daha sonra uzun uzun tartışılacak) Yol arkadaşı önemli, benim solumda dünyanın her yerine gözüm kapalı gideceğim bi' kadın yürüdü ve uyudu.
Tüm hikayemiz boyunca varlığıyla ne kadar şanslı olduğumu yine ve yine anladım. Velhasıl insanlık için küçük bizim için hatırı sayılır derecede büyük tecrübe oldu. Bütün bunları ormanın içinde sıcağı sıcağına kendimize not yazdım. :) Ve sevgili okuyucu, aklının bir kenarında böyle bir hayal varsa hemen harekete geç! ^^ Bunun için elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız. Ara bizi :)