'Bugünler de geçecek' diye umutlu başlamak isterdim. Panik seviyesi yükseliyor, dikkat etmediğimiz her an /her durum sonra büyük pişmanlığımız olabilir. En çok bundan korkuyorum. Bugün, yürüdüğüm sokakta pencerelere yapıştırılmış gökkuşağı resimlerini gördüm. Evin çocukları boyamıştı geçen günlerde. Hepsi asmış, ben bizim sokakta 9 tane saydım. İçimin umut dolması gerekirdi ama sanırım psikolojideki tetikleyici unsur benim için gökkuşağı resimleriydi. Ellerim o zaman titremeye başladı, sonraki 5 saat daha titreyecekti. Tam da son resmi sayarken ağlamaya başlayacaktım, sonraki birkaç saat daha hem ağlayıp hem yürüyecek soluğu markette saç boyası rafında alacaktım. Elveda turuncu saç. Kötü günlerde kendim için elimden gelen en etkili şey sanırım saç boyamak. Her defasında daha kötü bi' renge boyamak hem de. Aferin kızım yine bok gibi oldu. Bravo!
Kendimi geçtim, sevdiklerime bir şey olacak diye aklım çıkıyor. 54 yaşındaki annemi 12 gün evde tam anlamıyla 'zorla' tuttum. Bu sabah ben uyanmak üzereyken kaçıp ilaç yazdırmak için sağlık ocağına gitti. 'Bu süreçte ben anneyim, sen çocuksun ve sokağa çıkmana izin vermiyorum; sen de vermezdin bazen' demiştim. Annemi bu kadar erken anlayacağım hiç aklıma gelmezdi.
Sadece doğru ve bilimsel olduğuna inandığım kaynaklardan haber takibi yapıyorum, lütfen siz de öyle yapın. Sosyal medyada da işim harici vakit geçirmemeye çalışıyorum. Özellikle annelerimiz bu konuda çok tehlike altında. Biz bir şekilde araştırmasını yapabiliyoruz ama canımız ebeyenlerimiz dolaşımdaki yanlış bilgileri yeniden dolaşıma sokabiliyor. Üstelik inanarak! Bahsettiğim kaynaklardan ve bugün sağlık bakanının açıklamalarından harmanladığım sonuç, bu durum büyüyecek. Ben açıkcası artık 'Bana veya bir yakınıma olursa ne olur, neler yaparım?' kısmını düşünmeye ve planlamaya başladım. Kendim de bir taşıyıcıymışım gibi mümkün mertebe kendimi her şeyden uzak tutmaya çalışıyorum. İşim gereği halen kalabalık ortamlara giriyorum ama çevremde bu konuda bilinçli olan insanlarla çalıştığım için şanslıyım.
Yine aynı meselelerle ilgili yazdığım son yazıyı 'her şeyin normale dönmesini sabırsızlıkla bekliyorum' diye bitirmişim. Artık hiçbir şeyin normale dönmemesi gerektiğine inanıyorum. Bu zamana dek bildiğimiz her şey zemininden sarsıldı. Yeryüzü bir nevi insanlığı sınıyor. Bu aşamada toplumun ve siyasetin de ikiyüzlülüğü sınanıyor. Çok zarar verdik; hep basit insanlık hevesleriyle talan ettik, kibire düştük; bir şekilde doğa ve insanlık vicdanı ile olan yolumuzdan saptık. İşte bu yüzden ne olur dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmasın.