Sinemadaki zaman atlaması tadında günlerdir kafamda dönen başlık: "13 yıl sonra..." Kahramanımızın başına neler neler gelmiş? Bir sürü merak ettiğimiz ayrıntı. Aradan onca yıl geçti neler olmuş? Acaba o konuyu halletmiş mi? Çok hayal kurardı, hangisine sarılabilmiş? Kalbi pek kırılmış ama yine de yollara düşmüş mü? Gittiği yerler güzel miymiş, yeni denizlere açılmış mı? Bir kumsalda çıplak ayaklarla dans edip bağıra bağıra şarkı söylemiş mi? Kendini sevmekten vazgeçmiş mi yoksa kendini sever gibi başkasını sevmeyi de öğrenmiş mi? Çok güzel sevilmiş mi? Kaybetmiş mi? Terk etmiş mi? Geri dönmüş mü? Unutmuş mu? Aniden hatırlamış mı? Kavuşmuş mu?
Bilgisayardaki yarım kalmış senaryoları, öyküleri toparlayayım dedim kendi kendime. Hızlı da harekete geçtim. Yazıların olduğu klasörü kurcalarken "stresella blog 2009" diye bir html dosyası gördüm. Sonrasında hatırladım. O dönem yazdığım blogu dışa aktarıp kapatmıştım. Yeni blog açıp içe aktardığımda beni varlığını unuttuğum bir ton yazı karşıladı. İyi ki öyle detaylı, ince ince ve delirerek yazmışım. Üniversite sınavına hazırlanmanın verdiği tüm ruhsal bunalımları bloga kusmuşum. İyi ki de kusmuşum. Sayesinde 20 yaşımdan 33 yaşıma öğütler aldım.
2009-2010 yazılarının büyük bir kısmını elden geçirdikten sonra yeniden yayına açtım. Hep dağınık yazdığımdan şikayet etmişim. Yine aynı şikayeti edeceğim kusura bakmayın. Ama sonra büyük bir sabırla çalıştım, didindim ve 2010 sonrasında diğer mecralarda tuttuğum ve çoğunu kapattığım blogları yeniden buldum buluşturdum, yazıları toparladım ve bu bloga aktardım. Her ne kadar 2010-2015 arasında kayıp yıllarım olsa da o yıllarda okul nedeniyle yazma pratiğimin sürekli olarak senaryoya dönüşmesinden kendim için cidden yazmamışım.
Şimdi tüm yazılar yerli yerinde, ilk defa böyle derli toplu bi' bloga sahip olmanın şaşkınlığını yaşıyorum. Belki bu derli toplu olma hâli beni yeniden kendim için yazmaya döndürür. Yeniden yazmaya başlamam için yakın arkadaşlarımdan uzun süredir teşvikten baskıya dönüşen bir sitem duyuyordum. Blog üzerinde çalışmaya başladığımı müjdelemem de tatlı bi' sevinç dalgası yarattı.
Biraz işçiliği vardı. O dönem müzikleri fizy'den link verdiğim için bütün linkler kurbağa olmuş onları elden geldiği kadar yeniledim. Bazı yazıların fotoğrafları olmalı, onları henüz eklemedim. (Blog şu an yeni taşınılmış ev gibi, her yerde koliler var) Canım sade tasarımım ve domain işleri taze bittiği için bu yazıyı geciktirdim. Çünkü uzun bi' süre isim bulamadım. Önceki birçok forumda, sözlükte ve bu blogta yazdığım "stresella" mahlası fazla ergen işi gibi geldi. Sonra bi' gün ben çalışırken yine "Acaba kapıyı kilitledim mi?" diye evhama düştüm. Bunun bir döngü olduğunu elbette biliyordum. Kalktım eve gittim. Yolda gelirken de "Bu kaçıncı 'Acaba evin kapısını kilitledim mi?' anksiyetesiyle gün ortasında işi gücü bırakıp eve gidişim?" diye düşündüm. Sonra kendi kendime bu genel telaş, heyecan, anksiyete durumumu gözden geçirirken aklıma "Velvele" kelimesi geldi. Ne kadar da ben bi' kelimeydi. Sonra "Al işte blog adı bana: Velvele Hanım!" dedim. Ofise döndüm hemen baktım domain de boş. Hiç düşünmeden, acaba demeden aldım gitti. Sonra akşam bizim tayfayla buluşunca halk yoklaması yaptım. Herkes "Velvele" kelimesinin ruhumdan bir parçahahahha şaka şaka, onlar da çok sevdi çünkü ben sevdim. Hayırlı olsun ve hayırlısı olsun.
Not: Domaini blogspota bağlamayı beceremediğim için IT'deki arkadaşımdan destek istedim, "Tamam gelirim" dedi, gelmedi. Sonra laf arasında canım Tugay'a söyledim. "Ben hallederim" dedi. Geldi, uğraştı uğraştı ama daha 15. saniyede halledebileceğine inancımı kaybettim. İnatla beni Wordpress'e geçirmeye çalıştı, orada domaini biliyormuş. Geçmem dedim, blogspotla gönül bağım var. Çok gereksiz bir ayrıntı ama evinde usta beklediği için ben hemen çıkıp gitmesini istiyordum. "Yarın bakarız hadi git git" desem de bi' yerleri kurcalamaya, Google'dan bi' şeyler bakmaya devam etti. Sonra oldu ama nasıl olduğunu kendi de bilmiyor. "Bir daha yap desem yapamazsın" dedim. "Yapamam" dedi. 3 gündür kahkahalarla sağda solda bu nefis başarıdan bahsedip gülüyoruz. IT'deki arkadaşım TAM 3 GÜN SONRA "Aaa senin bi' site işin vardı?" dedi, gururla "Gerek yok Tugay halletti onu yaaa" dedim gittim. Bunu henüz Tugay'a anlatmadım. Yarın da buna çok güleriz.