Ayarsız enerji, havadan gelen mutluluk, asla yorulmama, az uyku, hızlı ve çok konuşma, tehlike arzusu, durduk yere bi' şeylere yükselme... Bence her şey harika ama psikiyatrıma bildirsem ilaç dozu artıracak. Bu akşam eve gelirken kendimle verimli bir pazarlık yaptım. Hayatımı gerçekten tehlikeye sokma eğilimine girinciye dek kimseye bi' şey bildirmeyeceğim. Çünkü bu halimi aşşşırı seviyorum. Günde kendime üç kere 'Enerjini skeyim' desem bile seviyorum. Kontrollü mani döneminin müptelasıyız. Yılda bi' kaç defa denk geliyoruz, keşke daha fazla olsa. Tek sıkıntısı bisikletle çok hızlı indiğim yokuşlar ile alkol ve bilimum şeye fazla düşmek oluyor. O da kontrolde, o iş bende!
Eylül ayının yarısını kafam yüksek, uyuyarak, film izleyerek ve yazarak geçirdiğim için Ekim ayına adaptasyon zor olur diye korkuyordum ama öyle bi' yoğunluğun içine düştüm ki, afallamaya vaktim olmadı. Gittiğimde 'Sen yokken skandala karışmadık çok şükür' denilerek sevinçle karşılandım. Arayı hızla kapatıp uzun soluklu yeni bi' projeye kanalize oldum. Alnımızın akıyla çıkacağız buradan da!!!
Ofiste yeterince yazmıyormuşum gibi, doğum günümden sonra başladığım öyküyü hâlâ gelip gidip kurcalıyorum. Ne çıkar bilemiyorum ama köşede üzerinde çalıştığım bir metin olması hep hoşuma gidiyor. Bazen sıkıcı bi' toplantıdayken, not defterimin en arka sayfasına öykü için notlar alıyorum. Akşam dönünce keyfim de yerindeyse pıtır pıtır notlarımı ekliyorum.
Şu dönemin ekmeğini yemeye bayılıyorum. Çıkışı zor oluyor ama hallederiz sanırım. Bilirsin hep hallederim.