14 Ocak 2023

Bak yine kafam karıştı ne anlatıyorum ben?

Bazen blogumda rastgele bir yıldan rastgele bir yazı okuyorum. Hem ne hissettiğimi hem de bunu nasıl anlattığımı o kadar çok merak ediyorum ki. Bazen o hissi ve yaşattığı sahneleri de hatırlıyorum. O zaman çok tatlı oluyor. O hikade yaşadığım hissi yeniden hissedebiliyorum. Bazen üzerine yeni hisler ekleniyor. Özlüyorum. Yeniden kırılıyorum. Gülüyorum... İyi ki bir şekilde yazmışım her şeyi. Bütün o saçma ayrıntılarını hatırlamışım. (Alzheimerla kişisel mücadele) Bir de inanılmaz büyük bir coşkuyla anlatmışım. O coşkuyu sevdiğim için yazıyorum sanırım bunca kelimeyi birbirine 'şerefe' diye tokuşturarak. Bir de işi anlama boyutu var. "O coşkuyu sevdiğim için yazıyorum sanırım" demeden önce yaklaşık son 15 dakikadır "İnsan neden yazıp anlatmak ister?" diye düşünüyordum. Masamdan kalkıp omuzlarım üşüdüğü için üzerime şal almak için kalkarken sinsi sinsi girdi bu soru aklıma. Çoğunlukla soruyu unutup yeni sorularla sakin sakin durup düşünürken varlığını unuturum, kimi zaman da yazarken sorunun yanıtı akıp gider ve çözülür. Darısı diğer yanıtına kavuşamamış tüm sorularıma derim o zaman. 

Özetle, yazarken bir hisse coşku dolu kapılmanın oturup tüm bunları yazacak kadar motive ve enerji dolu olmayı seviyormuşum. Salt bir coşku hali. Bu sadece mutluluk da değil ama. Aynı şekilde insan elbette çok coşkulu bir halde üzgün olabilir. Mutsuz değil bak. Bence mutsuzluk da üzgün olmak aynı şey değil. Mutsuzluk içerisinde çok fazla uyaran içermiyor. Mutsuz olunca sabit duruyorsun, günlük yaşama katılıyorsun ama üzgün olduğunda bir şeyler fokurduyor içinde. Üzgünken çok ağlıyorsun, üzgünken çok yürüyorsun, çok şarkıya tutuluyorsun. Her ayrıntı yeniden kırıyor kalbini. Her yerinde bir ayrıntısı kalmış. Mutsuzluğun tercih edileceği his o yüzden üzgün olmak. Sonucunda suya şeker ve tuz atsan kaynama noktaları yoğunluktan farklı olacaktır. (Çok emin söyledim ama ben de son söylediğimi düşününce emin değilim. Belki bi' bilimsel değişeni vardır. Telefonla joker hakkımı kullanıp Bahadır'ı arıyorum bi sn. Aradım ama bu konuyu çok kısa çözüp başka konulara atlayıp şakalar komiklikler yaptık. Kendisine bir insan kalbi yerine Sivas kangalı kalbine sahip olduğunu söyledim. Kabul etti. Sonra heyecanla avizesi patlayan odam için seçtiğim avizelere beraber bakmak için çok sabırsızlandığımı söyledim. "Evet yoğunluk meselesinden eşit değil" dedi. Ay ben de onu diyorum zaten) Bak yine kafam karıştı ne anlatıyorum ben?