Tembellik ve aylaklık yapma hakkımı kullanıyorum bugün. Kendime bu zamanı yaratmaya bayılıyorum. Sabah uyandım ve bugün bir şeyler yazmak istemediğime kadar verdim. Çok derinden gelen bi' üretmeme isteği, fokur fokur kaynıyor üstelik. Ben de gereğini yaptım ofisi arayıp bugün gelmeyeceğimi haber verdim. Sonra biraz daha uyku. Kendi kendime uyanana kadar uyku. Kendi kendime uyanmak beni aşırı mutlu hissettirir her zaman çünkü. Bugün sayesinde mutlu da hissettim. Sonra hemen kahve makinasına su doldurup çalıştırdım. Su kaynar kaynamaz odaya taze kahve kokusu doldu. Biraz da kahve kokusu sayesinde yatakta eridim. İyi ki 'ay olur mu ki' deyip yine de kahve makinasını odama taşımışım. Kocaman oda, bir kahve makinasını mı sığdıramayacağız agresyonum sayesinde o da yani. Sığdırmaktan ziyade odada bir kahve köşesi olmuş oldu. Bence kendisi de mutludur bundan. Böylece ben bazen tam odaklı biçimde yazıyorken canım kahve çektiğinde kahveye daha az uyarana ve zamana maruz kalmadan ulaşacağım ve böylece de yazacaklarımı unutmayacağım. Bütün icatlar imkansızlıklardan çıkar. İşe de yaradı hatta bonus mutluluklar da getirdi.
Saat 15.00-15.30 arası evden çıkış yapacağım. Çünkü bence günün en güzel saatleri 15.30 gibi başlıyor. Güneş bir sarı sıcak düşüyor şehre. Çok da geç olmadığı için insanlar halen enerjik ve biraz da sabırlı. O sarı sıcak düşen güneş ışığı tam o esnada tatlı da bi' his bırakıyor. Kendini iyi hissediyorum galiba ya noluyo acaba diyorsun o esnada. Sonra kalbine sıcacık yayılan o sakinlikle yaşıyorsun her şeyi.
Henüz günün en güzel anını yaşadım mı bilmiyorum ama en güzellerinden birisi de bu olur kesin. Biri beni anlıyormuş kadar güzel çünkü şu an. Aylaklık saatlerimin bir yerinde ojelerimi çıkarayım belki maniküre de giderim fikri belirdi. Ojeleri çıkarırken de ay kısacık kes gitsin zaten şu uzunlukta klavyeye rahat basamıyorsun tırnağın plastiğe çarpınca hissettirdiği şey yüzünden cidden çok derin tartışmalar halindeydim. Bir tartışmanın içinde de şey var. Tırnaklarımı olması gerekenden daha derin kestiğim zamanlarda pek de iyi olmadığımı bilen eski sevgilinin ruh durumumu anlamak için sürekli göz ucuyla tırnaklarıma bakması... Aslında belki bu bir anksiyete, o hisle alakalı değil o anda canım bir şeye takmak istiyor sadece çünkü genel manada çökkün bir dönem geçiriyorum. Arkadaşlarım antidepresanı bıraktığım için kutlama yapalı 1 ay 18 gün oldu ama galiba ben bir noktada ilerleyemiyorum. İki hafta önce hissettiklerimin olağandışı olduğunu kabul edip psikiyatrmla görüşmeye karar vermiştim. Asla görüşmedim. Belki alışırım, belki aşarım diye diye havada süzülerek yaşamaya başladım. Bir noktada bana kontrolümü kaybetmek aşırı keyifli geliyor. Zaten bu zamana dek yaşamadığım boyutta bir dikkat eksikliği yaşıyorum. Hiçbir şey umurumda değilmiş gibi ama aslında umurumda. Bu his yüzünden de metin yazamıyorum bir süredir. "Offf hiç yazasım yok bugün" diyorum öğlene doğru, "Boş ver bugün de yazma!" diyorlar. Omzumdaki şeytanlar kalp ben. Dikkat eksikliğim sayesinde bugün de kalpler gülüyor. Kim bilir kaç defa bu yazının başından kalkıp bir şeyler yapıp gelip yeninden yazabilmek için paragrafı okudum. Yazmaya başlamam için anlamam gerek mantıklı her vatan evladı böyle düşünür çünkü. Paragraftan hiçbir şey anlamadım. Hiç umursamadan yazmaya devam ettim. O yüzden bu paragrafın bir kırılma noktası var. Hikaye saçma sapan bir yere gidiyor ama sonra gittiği yere alışıyorsun, diğer hikayeler bitiyor. Az önce o kırılma noktasını bulma aşkıyla paragrafı yeniden okumaya karar verdim ama paragraf benim ilk okuduğum paragraf değil. Büyümüş kocaman paragraf olmuş, maşallah. O yüzden 'zaten şimdi okusam da anlamıycam' deyip okumaktan vazgeçtim.
Masada birkaç saat durmuş soğumuş kahvenin mutlu etmediği bir an yok. Tam böyle canın bir şey içmek istediğinde o en yakın dost gibi onurlu duruyor. Hemen bir yudum alıyorsun ve diyorsun ki "Oh iyi ki, ne tatlı geldi!" Saat 14.51 oldu hızlıca hazırlanmam gerekiyor. Bu defa üşümemek için kat kat giyinmek suretiyle sıkı önlemler alacağım. Sonra sahilden bisikletçiye gideceğim. -Burada kendime ayırabileceğim birkaç saat var- Sonra yıllık bakım için bisikletimi orada bırakıp canım isterse maniküre gideceğim veya sahilden yürüyeceğim -belki oturup bir şeyler yazasım gelir -canım istemezse taksiye atlayıp eve döneceğim.
Üst katta elektrik süpürgesi çalıştığının hissi geliyor ama sesi gelmiyor müzikten. Ama nasıl titriyoruz ince ince başka bir şey bu. Müziği kıstım tamamen, elektrik süpürgesiymiş. Abla o nasıl süpürme amel defterimizi mi kapatacaksın?? Korkup ayağa kalktım valla neyse kalkmışken gidip giyineyim çıkayım süzüleyim.
Evden çıkmadan evvel not: Güzel tırnaklarımı kestim. Derinden.