Bütün gün havanın kararmasını bekledim çünkü dolunay vardı. Kendime sahile uzanıp battaniyenin altında kıvrılarak dolunay izleme keyfi yaşatmaya karar vermiştim. Mutlaka yastık da götürecektim. Öyle de yaptım. Bilerek hemen yatmadım. Oturdum ve o otururken bazen gelen şöyle bi' uzanayım hissini bekledim. O zaman daha tatlı olurdu. Neyse maalesef tatlı olmayan şeyler de vardı dolunayın olmaması gibi. Daha doğrusu doğudan doğacağından eminim ama doğu neresi ondan emin değildim. Pusula açıp bakmaya çalıştım ama olaylar gelişti. Dikkatim dağıldı yıldızlara baktım uzun uzun işte. İyi ki dağılmış. Kendimi gökyüzüne bıraktım. Bulutların hareketini takip ettim, gözleriminin önünden yavaşça süzülüp geçtiler. O kadar sabit durabildim ki dünyanın dönüşünü hissettim. Bu hissi hep muhteşem bulmuşumdur. Herkesin bu anı yaşamasını çok isterdim.
Bu kadar mutlu olmam toplumsal sorun bile olabilir çünkü dediğimde aynı zamanda "En fazla ne olabilir ki?" diye olasılık düşünüyordum. Geneli gözüme fener tutulmasıyla başlıyordu. Kimi güzellikle çözülüyor kiminde atara bağladığım için azıcık sıkıntı yaşıyorduk ama çözüyorduk. Polis telsizini duyar duymaz hafiften kalkmaya başladım. Ben de sizi bekliyordum demedim tabii memur beylere. Döndüğüm anda gözüme fener tutulacak diye temkinli kalktım ama şaka gibi, tutmadılar. Bu aynı anda "SORUN YOK BEN İYİYİM" diye bağırırken kollarımı delicesine sallamamla alakalı olabilir bence. Bir polis önde diğeri arkada geldiler ama çok da yaklaşmadılar. Bağırmadan anlaşamayacak seviye işte, az uzak. Benimle konuşan memur beyin yaklaşımı çok tatlıydı, "Abla iyi akşamlar, gördük de geldik iyi misin?" dedi. Yani şimdi ne denir ki bu soruya? Kafamda bir sürü akıp giden olay sen bana diyorsun ki "İyi misin?, "Ayıpsın, fevkaladeyim!" demek isterdim Farazi V Kayra'nın o şarkısında dediği gibi.
Memur beylere iyi olduğumu ve sadece uzandığım için ceset paniği yapmamaları konusunda inandırdıktan ve memurun bana en az 12 kere abla demesinden sonra iyi geceler deyip ayrıldılar. Zaten tabii ki öyle olacaktı. Çünkü benim sahilde güvenle uzanabilmem için siz varsınız gibi çirkefliklere girebilmem de çok mümkündü ama kendi keyfimi kaçırmaya niyetim olmadığı için piremses iletişimi kurdum. Sonra orada yatmaya devam ettim. Birçok şeyi çözemedim yine belki ama kendime yeterince sarılarak çözebileceğim umudunu bıraktım kollarıma.
Uzaktan polis telsizi sesi geliyordu bazen biraz biraz. Muhtemelen onlar için sık sık kontrol edilmesi gereken şahıs olmuştum. Battaniye yastık falan getirmiş, uzanıyor gökyüzünü izliyor öyle kumsalda. Acaba telsizde anons geçerken benim için "sahilde yatan bayan" tanımlaması yapmışlar mıdır? "4442 sahilde yatan bayan gitti. Tamam" gibi anonslaşmalar olmuş mudur? Ayrıca gittim evet. Çünkü artık izlendiğimi biliyordum.