Kendime zaman verdim. Bir insanın kendisine zaman vermesi şahane tatlı bi' şey. Aynı "zamanda" kendi elinden tutmak, yaralarına pansuman yapmak, azıcık şımartmak gibi şeyler de var içinde. Canım bir yere gitmek mi istiyor, hoop gidiyorum. Canım bir şey mi içmek istiyor, içiyorum. X bir şeyi yapmak istemiyor muyum? Asssla yapmıyorum. Kimse için keyfimi kaçırmıyorum, keyfim kaçacak gibi hissedersem de kalkıp yok oluyorum. Alışveriş olayını yine abarttım. Uzun bir süredir almayı düşündüğüm bir sürü şeyi aynı anda aldım gitti. En yakın arkdaşım üzüldüğünde neler yapıyorsam aynılarını kendim için de yapıyorum, hatta daha fazlası. (Aslında hepsi olması gerekenler taabii)
Geçenlerde arkadaşım malum konuyu açarak, "Nasılın?" dedi. En sakin halimle, "Psikolojide iki ileri bi adım geri hadidesi var. Öyleyim işte" dedim çok normal bir şeyden bahsediyormuş gibi. "Geçen ay da böyle dedin" dedi. Ay olmuş, yeni fark ettim.
Bi' şeyi alabildiğine yok saydığınızda o yok olmuyor. Bana bir yüzleşme gerekti bunca zaman, yapamadım. Birinin beni karşısına alıp kandırması mı gerekli acaba "Amcalar çikolata satmıyorlarmış, vazgeç istemekten" diye? Kendimi karşıma almadım hiç bu konuda. Makul anlaşmalar da yapmadım. Bu hissi yok saydımsa da o çok alakasız yerlerde çıkıp "Evet, ben buradayım bak gör şimdi nasıl sızlatıyorum kalbini" deyip durdu. Bütün kitaplarda makalelerde zaman verin kendinize diyor. Hobiyse hobi, sosyallikse sosyallik, tatil, kalabalık, kahkahlar... Sabaha kadar dünyanın en mutlu insanı gibi dans edebilirim ama hiçbir kitapta yazmaz bu kalp sızlamasının nasıl kötü hissettirdiği.
Sonra araya uzun bir tatil girdi. Dedim, ben hallederim o zaman bu meseleyi. Çok değil, şöyle birkaç saat dökülsem, yaza yaza ağlasam, ağlasam hafiflese; kimseyi de aramasam ama, burada böyle sessiz sakin kendi içimde çözüp hallederim. (Halledemedi)
Hissettiğim şeylerin asla bir parçası değilmişim gibi davranıyorum. Yeni ve saçma bi' oyun gibi. Uzaktan izliyorum kendimi. "Aaah nasıl üzgün" deyip üstüne ben de üzülüyorum, sonra çabuk dikkatim dağılıyor. Ama tepki sadece bu, başka bi' şey yok. Çünkü bu konuda yapmam gerekenleri bilip, üstüne de yapmayı başaramıyorsam kendime uzaklaşıyorum. Tüm bu hisleri yok saymaktaki başarım daha katmerli. Biraz onu övebiliriz bence.
Bazı şeyler hemen yok olsun, hiç olsun istiyoruz olmuyor. İnsan müthiş bi' irade aslında, ne zaman koyvereceğini ve ne zaman çok güçlü duracağını biraz mecbur öğreniyor. Güzel bi' hayat var önümde diyorsun, bir sürü de güzel şey sıralıyorsun ama gün sonunda yine aynı şeye üzülüyorsun. Çok fenalık geçirten bi' durum değil mi sence de?
Tüm bunları atlatmanın neresindeyim bilmiyorum. Hissime ket vurdukça neler olduğunu gördük son ayda, eee napayım komple salıp kaldırımlarda oturup ağlayayım mı? Tam olarak içten içe böyle üzülüyorum çünkü. Ama siz benim dans ettiğimi sanıyorsunuz.
Neyse,
Çözülmüyorsa, çözülmediğindendir.