Bilinçli farkındalıkla, kişisel tarihimin en yıkıcı depresif dönemini geçiyorum.
Her şeye bu aydınlanmayla baktığım bi' dönem. Aslında biraz da oyunlaştırdım. Gün be gün içimde yaşadığım hisleri, hislerin bana neler yaptırdığını düşünüyorum. Çünkü çok dalgalı bir grafiği var ve ne zaman neyle tetikleneceği de belli değil.
Acının farkındayım. Bunu bi' anda unutamayacağımı kabul ettim. Azar azar unuttuğumu fark etmek bana daha büyük umut veriyor. Kendimi her şeyden sakınarak akışa bırakıyorum. İyi olmak adına bazı çözüm yollarım oluyor tabii ara ara, destek kuvvet birliklerimiz bi' telefonumuza koşuyor. Geri kalan dostlara sarılıyorsun sımsıkı. Sırtında hep elleri.
Bok gibi ve çok güzel bi yıldı.
Acısıyla
tatlısıyla dedikleri kısım tam olarak bu. Ama gümbür gümbür geçti.
Gerçi ondan önce de öyleydi. Özellikle son 9 aydır işle ilgili müthiş
yoğunluk çünkü sosyal medya hesapları yine bana geldi. Ardından yeni bir
ekip kurduk vs derken nefes alamadım; ama bu kötü değil iyi oldu.
Kendimi işe verdim ve eğlenerek çalıştım.
Doğum günü yazımı bu sene yazamadığımı fark ettim. Aslında bir süredir farkındayım da bunun için bir şey yapamadım. Ama neler yaptığımla ilgili bir şeyler not kalsın istedim. 14'ü 15'e bağlayan gece ben kendi kutlamamı yaptım. Bisikletle çıktım ve delicesine sürdüm. Sonraki gün kalktım ofise gittim. Ekip tam masamda makyajımı yaparken pastayı getirdi süppriizzz diye. Sinirlenmemek için direndim asfsgsd. Akşam Mert şık bir restorana götürdü. Pastayla birlikte öyle bi maytap ateşlediler ki, şovu abarttılar resmen biz de utandık birazcık. O sabaha karşı İstanbul'dan abim geldi. Burada tarihler biraz karışmaya başlamış olabilir. Neyse sonra kuzenlerle akşam yemeğinde buluştuk. Mert'in arkadaşı Suphi'nin hamburgercisine gidip deli fişek şeyler yedik. Orada da Suphi'nin minnoş kedisi Biber de dahil hep birlikte doğum günümü kutladık. Sonra biz yazlığa gittik. Yazlığa gitmeden önce, şehrin diğer ucunda olan Cansuların yazlığına gittik. Benim canım arkadaşımın oğluyla aynı gün doğduk çünkü. Onun partisine gittik abimle, çok da uzun kalmadan bizim yazlığa geçtik. Yolda alışverişti şuydu buydu derken hoop evde her şeyi yerleştirmişiz keyif moduna geçmişiz. Ama nasıl gülüyoruz. Gerçi ben arada bir yağmur yağdığı için bahçede dans edemeyişime üzülüyorum. Hasta olmamam gereken bir dönem. Sorumluluklarım var. Gerçi diğer yandan yağmurun yağıyor olması da mutlu ediyor beni.
"Bugün senin doğum günün
kalmamalın kimse ayık"
Yıllardır
doğum günümde dinlediğim ve aşırı keyif aldığım bir şarkı var. Doğum
günüm dışında dinlediğimde o kadar da tılsımlı değil gibi. Olsun. Neyse
gerçekten de o şarkıdaki gibi kimsenin ayık kalamadığı bir gece, belki
birden fazla gece, dört veya beş olabilir...Açıkçası ben pek bilmiyorum
hatırlamıyorum ehehe.Ama sonra işe çok motive geri döndüğümü
hatırlıyorum. O doğum günü kutladığım bir hafta çok iyi gelmişti. Kutlu
doğum haftası gibi ehehe.
He evet yıl diyorduk ama tabii yılın en önemli günü olan doğum günümü de tamamlamış olduk.
Vazgeçmeyi ve yaşanacak her üzüntü için sorumluluk almayı öğrendim bu yıl ilk defa. Vazgeçebilmek de büyük bi' cesaret aslında. Bu sene, birkaç hayata o cesaretimi gösterip kendi yoluma devam ettim. Hayatımda insan eleme kriterlerim değişti. Hak ettiğimi yaşayamıyorsam üstüne bir de kırılıyorsam neden vardı o ilişki? Bu bakış açısı aslında benim için bi' devrimdi. Yollar bölündü, herkes dağıldı; ben bi' süredir karanlık dar patikada yürüyorum. Bazen aydınlığa çıkıyorum sonra yine patika. Psikoloji de böyle işte iki ileri bi geri; bilincinde olduğunda kolaylık sağlayan nadir şeylerden birisi.
* * *
Bu yazıya kaç defa döndüm bilmiyorum. Farklı zamanlarda farklı kafalarda yazdım. Şimdi de öyle. Biraz tavır değiştiren bir kafa. Genelde bir şeyleri ya üstü kapalı sadece benim kelimelerden olayları hatırlayacağım bir kodla veya benzetmelerle anlatırım. Günlük tipi yazmanın da sıkıntısı bu aslında. Birinin okumuş olabileceği ihtimali yazmanı etkiliyor. Bu anlamsız bir baskı oluşturuyor çünkü. Ben bugün o baskı yokmuş gibi yazacağım. Gerekirse doz artırarak. Bilinç akışı şeklinde olacak.
Onun hayatımda olmadığı günleri hatırlamaya çalışıyorum. Daha çok bu hislerin aslında. Her şey ondan bağımsız. Yine savunuyorum, hayret bi' şeysin kızım. Onu ilk gördüğüm anı da son gördüğüm anı da sonsuz kere hatırladım. Zor günlerdi. Hâlâ tam bitebilmiş değil. Abim ve arkadaşlarımızla oturduğumuz bi' akşam konu buralara geldi. Abim karşı çaprazımda oturuyor, "Gerçekten kalbim çok kırık abi" diyiverdim pıtır pıtır ağlamaya başlarken. Abim hem sevgi dolu hem de güven verici bi' halde "Geçecek kardeşim" dedi. Ben bi' sigara daha yaktım. Ertesi gün abimle ananemden dönerken meskenler tarafından geçtik. Tam O'nun dükkanıyla bizim gideceğimiz yöne doğru yol ayrımına girdik. Abim birden, "PİDECİ KURŞUNLAYALIM MI GARDAŞIM" diye sordu heyecanlı bi' ses tonuyla asfshsjhs patlamalı ve delicesine güldüm. Yazarken bile aşırı gülüyorum.
Toparlanıyordum. Ama sonra gidiş gelişler başladı. Ben gittim. Ben gittim. O geldi. O geldi. Bence her defasında daha büyük alt üst oldum. Dengem nerede tam olarak bozuldu çok iyi hatırlıyorum. Bu konuyu yazıp yazmamakta kararsızım. Kararsızlığım birinin okuyacağı gibi şeylerden değil. Birincisi yazarken çok üzüleceğim, ağlayacağım; ikincisi, yazarsam kalacak bunlar. Kalmasınlar. Ben de unutayım artık. Yoluma bakmam lazım.
* * *
Yazmamışım. Çok iyi yapmışım. Bak bu yıl bi' de kendi konforumu öncelemeyi öğrendim. Buna, her telefona bakmayarak başladım. Bakmadığımda eskiden rahatsızlık duyardım, duymuyorum da artık. Siz istediğinizde değil, ben istediğimde bana ulaşabilirsiniz.
Bayağı bi' işe batmış durumdaydım. Sık sık evden yazıyorum. Daha verimli oluyor. Siyaset baskısını hissettiğimiz bi' dönem. Nisan ayına kadar böyle gidebilir, sonra kimin gücü kime yeterse.
Geçtiğimiz aylarda, başka insanlara fırsat vermeye başladım. Yoğun bi' date trafiği. Hevesim kaçtı. Haliyle kaçınca kovalandım, bundan da sıkıldım. Bu da değil istediğim. Bir gecede son dönemde tanıştığım bütün erkoları her yerden sildim. Hafifledim. Bir süre daha hayatımda böyle bi' gündem istemediğime karar verdim.
Yılbaşı çok çok tatlıydı. Hava inanılmaz güzeldi ve yazlıktaydık. Şöminede muhteşem ateş yakıp muhabbet ettik. Bahçede dans ettim, yürüdüm, yattım. Ay vardı, muhteşem bi' gökyüzü... Köpeğimiz siyahla oynayıp azıcık sevgi depoladım. Öyle saf ve güzel bi' sevgisi var ki. Onu sevdiğimi uzaktan hissedip geliyor. Sesimi bile çıkarmadan. Bahçede yatarken o da kıvrılıyor yanıma bi' yere. Merve aşırı tatlı bi' fotoğrafını çekmiş bizim yeni yıl sabahı, Siyah'la deli gibi top oynayıp yorulduktan sonra çimenlerde yuvarlandıktan sonra uyuyakalmışız.