Son yıllarımın en hızlı, en sakin ve en huzurlu günleri. Beklenen siyasi gelişmeler olmayınca, ben ufaktan yazlığa kaçmaya başladım. O sırada da abim geldi ve olaylar gelişti. Yazlıkta 2020 yılında kuzen tayfayla yaptığımız büyük tadilattan sonra bu defa daha çok dekorasyonun coştuğu ve coşturduğu bir sürece girdik.
Artık burada bi' odam, odamın çiçekli, martılı ve bulutlu duvar kağıtları; piremses tülü, minnak çalışma masası ve tüm ıvır zıvır eşyalarımın üzerine sıralandığı komidin, yatak ve masanın hemen yanında 'mutfak' işlevi gören bardak, şişe, küllük koyulan alçak sehpa var. Mis gibi duş aldım odayı yerleştirdikten sonra. Hemen mis gibi ada çayı tütsüsü yaktım odanın dört bi yanında dolaştırdım negatifleri sildim, süpürdüm. Dinlenmiş uyandım hem de alarm kurduğum saatte. Burada inatla erken uyanmak istiyorum çünkü. Günü kaçırmamak için. Günü bugün çok güzel bi' yerden yakaladım. Rutin işler bitti sayılır, balkonda güzel bi' kahvaltı bizi bekler.
* * *
Yazlığa resmen yerleştim. Benden 8 ay önce kuzenim Bahadır yerleşmişti. Kısmen Merve yerleşti, abim de gelince ikisi komple yerleşir. Koridordar vooovooh diye havlama sesi gelen Gece bile yerleşti. Şu minicik nemli ve en temel eşyalarla döşenmiş oda beni aşırı mutlu ediyor. Hatta böyle heyecandan çok da farkında değilim. O kitabın adı geliyor aklıma hep anlamı daha da derinleşiyor: Kendine Ait Bir Oda.
Dokunduğumuz her yer güzelleşiyor. Hepimizin biraz da buna ihtiyacı varmış belki. Malum kurumsal dünya yeterince kirletiyor. Kaç gündür buradayım bilmiyorum ama yaklaşık 20 gün olduğunu tahmin ediyorum. Halen arınamadım. Gerçi kendime de çok vakit kalmıyor. Evin işlerinden. Geçen gün bulaşık makinası istiyorum diye bağırdım mesela. İşlerden sonra zaten bi' köşede uyuyakalıyorsun. Bunlar da lazım tabii. Kalbimde bi' yerler kendi kendine onarılıyor, kendimi zamana bırakıyorum.