Emekli hayati tadinda gecen son aylari muhtemelen muazzam bi ara olarak hatirlayacagim. Gerci emeklilerin bazi ozellileri de geliyormus. Ansizin basan sinir, sagi solu duzeltme istegi, sabahin kor vaktinda kalkip gune anlamli seyler doldurmayinca huysuzlanma gibi ek ozelliklerimi donandim doyasiya yasiyorum bu hayati.
Gerci sabah kalkinca sirf lavaboda gordugum bulasiklar yuzunden sinirim aniden tepeme ciksa da sabah tazeliginde kendimi bahceye atmak her zaman tatli olmustur. Tatli kizim Siyah zaten coktan uyanmis veranda da fiti fiti dolasiyor, bence benim uyanip mutfaga geldigimi hissediyordu. Verandaya acilan mutfak kapisini actigimda bizimki tam karsimda gotunu kiviriyor tabii ki. Sonra kosa kosa gidiyor, elbette topunu alip gelecek. Sevincle puskullu kuyrugunu saga sola sallayarak beni oyuna davet edecek. Oyun da su, ben once biraz mucadele edip topu onun agzindan almaya calisacagim. Biraz bogusacagim veya pesinden kosacagim. Ben genelde once pesinden kosup kosup sonra verdigim avanslari aniden geri alarak yakaliyorum. Sonra iki bacagimin arasina alip, o agzindaki topu kafasini iceri sokarak saklamaya calisirken ve deli gibi kuyrugunu sallayip bana carparken dislerine gecirdigi topu azicik zor kullanarak aliyorum. Prenses topu kaybedince fissseeek gibi kalkip topu atmami bekliyor. Bazen atiyormus gibi yapip atmiyorum, bizimki tabii en az 50 metre sonra ayiliyor topu atmadigima. Bu oyuna artik inanmiyor gerci. Onu kandirabilecegim durtusuyle paralel bi hikayede tetikte kaliyor. Ve bu kandirilisi birkac defa yasadiktan sonra akillanip ve bi davranis gelistiriyor olmasi beni asiri etkiliyor. Tam bu noktada insanlarin gelistiremedigi davranis bicimleriyle ilgili kinayeler olabilirdi ama olmayacak. Su an insanlari dusunup durduk yere sinirlenmek istemiyorum.
Emekli gibi gecen hayatimda aslinda tahmin etmedigimden daha da baska seyler yasandi. Yepyeni ve saf bi sevgiyi yasamaya basladim kopekler ve bebeklerle. Siyahin sevgi dolu hali butun evi asiri tatli etkiliyor elbette ama siyahin bana karsi olan ayri sevgisi ve adeta tutkusu bana da akiyor. Oyle gecirgen ve naif bi sevgi hali ki. Benden ona aktiginda o da hissediyor. Saclarini tararken kucagimda yikilip yattigi ve yuzume sonsuz bi sevgi ile guvenle baktigi anlarimiz, ben yere oturdugumda aheste aheste bana dogru yuruyup omzuma basini koyup kendince sarildigi sabahlarimiz, geceleri parlayan isiklari yakip bahcede birlikte ettigimiz danslarimiz, ben tum dikkatimle sabah gunesiyle veya ay isiginda yoga yaparken onunla oyun oynuyorum sanip beni darladigi azicik basarisiz yoga seanslarimiz, ben odamdaki masamda veya verandadaki masadayken ayaklarimin dibine yattip patileriyle ayaklarima sarilarak birlikte yazdigimiz yazilarimiz. Tum bu sabahlarin gecelerin icinde siyahin olmasi bence bu anlari kesinlikle baska bir frekansta yasamama neden oluyor. Sanki, Siyah gelmeden once buralarda eksikligini fark etmedigimiz onca sey varmis. Siyah gelince anlamisiz, oh demisiz iyi ki geldin kizim.
Not* klavyeyi halen turkce yapamadim. aslinda bununla hic ugrasmadim. Ben bir seyleri gercekten o kadar da umursamamaya basladigimdan bu yana butun yazilar yazim yanlisi dolu ama tahmin edilecegi uzere ben bunu da o kadar umursayamiyorum. elimde degil ama ilk defa bir seyin elimde olmamasini cok seviyorum.