Günlerin nasıl hızlı akıp gittiği hakkında hiçbir bilgim ve ilgim yok. Akışta kalma işini abartmış olabilirim. Akışta mıyım yoksa akıntıya mı kapıldım belli değil.
Cansu'nun ayaklandırmasıyla ani bi' karar verdik ve Alper'i de alıp Sinop'a iki günlüğüne mini tatile kaçtık. Sorsan üçümüz de iki gün değil beş gün kıvamında yaşadık. Saçma sapan bayıldık, uyuduk, uyandık güne yine başladık. Sonra sabaha kadar devam edip adeta jetlag uyandık. Yerli ve milli jetlag. Evet. Daha önce başka hatıralar bıraktığım Sinop'a yeni ve güzel hatıralar bıraktım yine. Eskileri de güzeldi, şimdiki de...Binlerce şükürler olsun. Çok şanslıyım.
Tatilin hakkını verip yazlığa döndüm. İlk defa uzak bir yerden ev diye yazlığa gelmek istedim. Buradaki odamı hayal ettim. O an dedim ben ruhen de yazlığa taşınmışım. Çalışma düzenimi aldım, fişşşşeekk gibi bi' pazartesiye başladım.
Sabah 8'de sade sert kahvemle birlikte verandadaki masada bilgisayar başındaydım, gazeteleri okuyup gündemi takip ediyordum. İş akışımı her zamanki gibi listeledim. İşle ilgili yazmam gereken bi' metin vardı. Sabahın sakinliğinde tıkır tıkır onu yazdım ve gönderdim. Revize gelmeden, "Süper olmuş!" tepkisiyle bi' işi daha teslim etmenin keyfiyle öğleni buldum. Öğle tatilimde poi çevirdim. Bazen sert, sabit hafif rüzgar vardı. Güneşe baka baka keyfini çıkararak çevirdim. Ofiste olsaydım, çift lavaş dürüm yiyo olurdum. Hayat kalitemdeki artış gözlerden kaçmazken, Merve'nin hazırladığı nefis sağlıklı kahvaltı tabağı ile de aralıklı orucun hakkını vererek öğleden sonra ilk yemeğimi yedim. Yağdan gidiyor bütün kilolar, hissediyorum. Depresyonla kilo vermeye başladığım süreçten 'e madem oluyormuş devam edeyim' kısmına geldim. Aşırı keyifli. Bedenimi çok hafif hissediyorum. Ekmek yemediğim için karbonhidrat hamallığı yaşamıyorum. Geçenlerde uzun süre gluten yemediğim bi' dönemden sonra yarım ekmek tost yedim, tüm gün kendime gelemedim. O anda anladım bu meret bünyeyi ne biçim yoruyor diye. O günden bu yana da mecbur kalmadıkça yemiyorum. Sinop'ta kahvaltı ettiğimiz mekanda tahıllı ekmek yok diye üşenmedim sofradan kalktım fırın, pastane aradım. Çevrede bulduğum ikisinde de yoktu alamadım ama kalkıp gitme iradesini göstermem bence aşırı değerliydi.
Şimdi balkonun esen köşesinde, günün işlerini bitirmiş; akşamı ve yarını planlamış biçimde gözlerim sık sık denize dalarak yazıyorum. Odamda masam pencerenin önünde. Hep hayal ettiğim gibi. Deniz gören bir pencerenin önündeki masadan yazıyorum genelde. Bugün nihayet odamın parkeleri yapılacağı için açık hava ofisimi önce verandanın ön kısmına sonra 'esen köşe' dedim diğer kısmına açtım. İşleri pıtı pıtı bitirip kendi zamanıma geçtim. Şimdi biraz daha poi çevirip şehre gideceğim. Bir sürü yeni eşyam geldi, onları buraya getirip yerleştireceğim. Her geçen gün hayal ettiğim düzene kavuşmanın sevinciyle.